UEFA Kupası ve Harika Kupa’yı kazandıkları periyotta yaşadığı anıları anlatan Buruk, “Geçmişe gittiğimde hayatımın en hoş yılı 2000 yılıydı. Hayatta alınması güç zevkleri hem oyuncu olarak biz yaşadık hem de insanlara yaşattık. Yalnızca bunu Galatasaray taraftarına değil tüm Türkiye’ye yaşattık. Bütün ülkede sinerji oluştu. Adım adım kupaya giden bir grup vardı. Sonunda UEFA Kupası’nı kazanan bir kadro olduk. Bunun devamı da Üstün Kupa’ya gidiyor. Orada hak ettiğimiz Üstün Kupa Finali’ni üç ay sonra yaşadık. UEFA Kupası’nda finale adım adım çıkmak, orada Arsenal’ı yenmek çok memnunluk vericiydi. Türkiye’de hiç yaşanmamış bir şeydi. Bunu yaşamak, yaşatmak, Türk beşerinin başarılı olabileceğini spor alanında değil, tüm alanlarda bir özgüven oluşturdu. Bu özgüvenle tahminen iş adamlarından, sanayicilere birçok kesitin bundan etkilendiğini düşünüyorum. UEFA Kupası çok kıymetliydi. Onun meyvesi de Muhteşem Kupa idi. Ülkeye bir kupa daha kazandırmak, o heyecanı yaşayıp insanlara yaşatmanın keyfi de apayrıydı. Birinde Arsenal başkasında Real Madrid ile oynuyorsunuz. Dünyanın en âlâ takımlarına sahip iki ekibi. İki kadrosu da yenmeyi tahminen şu anki mevcut ortamda hayal edemeyebilirsiniz. Real Madrid, Manchester City ve Liverpool ile final oynamak şu an için hayal geliyor lakin bizim için hayal değildi. Gerçekti ve gerçekleştirdiğimiz şeylerden biriydi. Onun gururunu ve memnunluğunu hala üzerimde taşıyorum” diye konuştu.
“Ülkemizi en düzgün halde temsil ettik”
Süper Kupa maçının olduğu gün çok nemli bir hava olduğunu ve müsabakanın başlarının çok sıkıntı geçtiğini söz eden Okan Buruk, “Rakibimiz çok güçlü, düzgün ve inanılmaz oyunculara sahip bir ekipti. Hakan Ünsal’a verdiğim pas sonrası onu düşürdüler ve penaltı kazandık. 1-0 öne geçtik. İkinci yarı hiç olmayan, alakasız halde bir penaltı verildi. Ondan sonra iki kadronun da gol atabileceği biçimde maç geçti. Altın golün uygulandığı bir periyot. Fatih’in şut orta karışımı vuruşu ve Jardel’in tamamlaması Uzatmalarda oyundan çıkmıştım. Alana maç bitti diye koştuk. İnanılmaz bir mutluluktu. Maçın adamı seçilmiştim maç sonunda. Bir sponsorun verdiği bir ödül vardı. Zelzele sonrası oynanan bir finaldi. O parayı depremzedelere bağışlamıştım. Maçın adamı mükafatına layık olmak benim için inanılmaz hoştu. İki kupalı bir Türk kadrosu bizim için çok değerli ve kıymetliydi. Ülkemizi en güzel halde temsil etmek, Türk bayrağını orada dalgalandırmak, kupa kazanmak inanılmazdı. Yüksek bir sevinç yaşadık” sözlerini kullandı.
“Tekrar Avrupa kupası kazanmaya yakın tek büyük kulüp Galatasaray”
Kupaların olduğu her yerde Galatasaray’ın savlı olduğunu vurgulayan Buruk, “90’lar periyodu Avrupa’da büyük muvaffakiyetlerin olduğu bir devir değil. Galatasaray inanıyor ve bunu başarıyor. Şu anki ortamdan çok büyük farklar göremezsiniz. Şu anda ne kadar imkansız olarak gözükse de imkansız olarak görmüyorum. Kupaların olduğu her yerde Galatasaray’ın tezli olduğunu söyleyebilirim. Bu sene Avrupa kupasına katılmadık ancak seneye katıldığımızda tek hedef o kupayı kazanmak olacaktır Galatasaray için. Hayal etmek gerekiyor. Hayal etmeden olmuyor. O periyot çok hayal ettik, inandık ve âlâ bir takımımız vardır. Takım için her vakit gereksinim var. UEFA ve Üstün Kupa’yı kazanan takıma baktığımızda 7-8 yıllık emek var. Oyuncuların birbirine alışması kısa vadeli değişimlerle olmuyor. Uzun vadeli plan gerekiyor. Ondan sonra tüm kupalara Galatasaray’ın aday olacağını, hayal edeceğimizi düşünüyorum. Türk futbolu için bunun çok kıymeti var. Türk futbolunu eski günlerine getirmek için tekrar bu başarılara gereksinim var. Bunu yapabilecek, buna yakın olan en büyük kadro Galatasaray” dedi.
Teknik yönetici olarak kupa kazanmanın çok farklı olduğunu söyleyen Okan Buruk, “Oradaki olumlu yahut olumsuz sorumluluklarınız çok büyük. Kupa kazandığında ön plana çıkan daima teknik yöneticiler olmuştur. Teknik yönetici olarak kadrosu hazırlamamız, kupaları kazanmanız tahminen futbolcuyken yaşadığınız heyecanın 10 katı keyif veriyor” biçiminde konuştu.